İş güvenliği kendine verdiğin değer ile başlar

Nevra Atalay
27.01.1991 yılında Konya’nın Ereğli ilçesinde doğan Atalay, 2009 yılında Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği'ni kazandı. 2013 yılında öğrenim gördüğü bölümünü başarıyla tamamladıktan sonra hocalarının yönlendirmesi ve aldığı derslerin etkisi ile iş güvenliği alanında ilerlemeye karar verdi. Kendisini geliştirmek adına farklı sektörlerde çalışmalarını sürdürdü. Sahada aktif olarak görev almasının yanı sıra; ekip yönetimi ve takım çalışması konusunda da kendisini geliştirme fırsatlarıyla karşılaştı. Kişisel gelişim ve kariyer hedefleri doğrultusunda birçok eğitim ve sertifikalar alan Atalay, kendisine hem mesleki hem de kişisel gelişim hususunda kariyerine pozitif katkı sağlamıştır.
Günümüzde yasal zorunluluk kapsamında düzenlenen iş güvenliği eğitimleri standart kalıplar üzerinden ilerlediği görülmektedir. Paylaşılan konular aynı olduğu için, konu dışına çıkılmadan eğitimler düzenlenmektedir. Öyle ki örnek verilen olaylar, izletilen videoların bile aynı olduğunu maalesef ki defalarca görüyor ve şahit oluyoruz. Sürekli olarak aynı eğitimi alan çalışanlar için konuların bazıları akılda kalırken çoğu önemsenmediğinden dolayı unutulmaktadır. Eğitimler aynı düzende yapılmaya devam ettiği sürece konuların sahaya taşınması ve uygulanması zorlaşacaktır. Peki iş güvenliği eğitimlerinde nasıl bu kalıplar dışına çıkabiliriz? Bu konuda adım atmak istiyorsak önceliğimiz bakış açışımız değiştirmek olmalıdır. Eğer bakış açımızı değiştirip farklı bir pencereden iş güvenliği kavramına yaklaşırsak şahsen başarılı olacağımızı düşünmekteyim. Bugüne kadar öğrendiğimiz ve/veya öğrettiğimiz bütün tanımları bir kenara bırakarak bu konuyu incelemeye devam edelim.
Eğitimlerin temelini oluşturan “İş güvenliği nedir?” sorusunun cevabını bir çok eğitim sürecinde duymaktayız. Ulaşılan cevaplar akılda kalsa da bunun sahaya uygulanabilirliği tartışılmaktadır. Çünkü yazının başında da belirttiğim gibi kalıp cümlelerle aktarılan eğitimlerin kalıcılığı azalmaktadır. İş güvenliği tanımını bir çoğumuz bilmesine rağmen sahada uygulama konusunda ne kadar iyi durumdayız? Sorguladığımız zaman uygulama konusunda ülke olarak ne kadar geride olduğumuzu görmekteyiz. Bu tanım çalışanlar tarafından yeterli derecede özümsenmiş olsaydı bugün iş kazaları önemli ölçüde azalmış olacaktı. Peki tanımı özümsemek derken nasıl bir uygulamadan bahsediyorum? Bu soruya kendi yorumum, bakış açım ve bu yazıyı yazma amacımı belirterek cevap vermek istiyorum; iş güvenliği tanımı her şeyden önce kişinin kendine verdiği değer demektir. Alışıla gelmiş cevaplardan ziyade kendimizi sorgulamamızı sağlayan bir tanım olduğu görülmektedir. Gelin biraz daha detaylandıralım bu tanımı. Kendine değer veren bir birey işin yürütümü sırasında nasıl davranır?
Herhangi bir tehlikeyle karşılaşıp zarara uğramamak için temkinli yaklaşır. İşe başlamadan önce olası tehlikeleri göz önüne alır ve önlemleri aldıktan sonra işe başlar. Aldığı önlemler yeterli değilse işi durdurup amirine bilgi verir. Bu davranışı sergilemesi öncelikle kendisine olan saygısındandır. Hiçbir eğitim almamış, iş güvenliği kültüründen haberi olmayan ancak kendine değer veren bir birey iş ortamında bu davranışı gösterir. Sadece iş ortamında değil günlük yaşantısında da bu davranışları uygular. Kendine değer vermeyen bir birey çalışma ortamına ve çalışma arkadaşlarına özenli yaklaşmaz. Aldığı eğitimler verimli olmaz. Bu yüzden iş güvenliği önce kendini sevmekle başlar, verilen eğitimlerle gelişir.
Bizler iş güvenliği uzmanları olarak verilen eğitimlerde çalışanlara özdeğer konusunu vurgulamalıyız. Belirli standart eğitimleri anlatmaktan ziyade insan hayatına dokunarak iş güvenliğini hayat felsefesi haline getirmeyi amaçlamalıyız. Ancak bu şekilde iş güvenliğini doğru tanımlayıp, özümsediğimiz zaman çalışma ortamında uygulanabilirliği kolaylaşabilecektir. Unutmamalıdır ki iş güvenliği kurallarla zorlama yapılacak bir husus değildir, hayat felsefesidir. Kendine değer verdiğin her an senin için emniyetlidir.
Nevra Atalay
Günümüzde yasal zorunluluk kapsamında düzenlenen iş güvenliği eğitimleri standart kalıplar üzerinden ilerlediği görülmektedir. Paylaşılan konular aynı olduğu için, konu dışına çıkılmadan eğitimler düzenlenmektedir. Öyle ki örnek verilen olaylar, izletilen videoların bile aynı olduğunu maalesef ki defalarca görüyor ve şahit oluyoruz. Sürekli olarak aynı eğitimi alan çalışanlar için konuların bazıları akılda kalırken çoğu önemsenmediğinden dolayı unutulmaktadır. Eğitimler aynı düzende yapılmaya devam ettiği sürece konuların sahaya taşınması ve uygulanması zorlaşacaktır. Peki iş güvenliği eğitimlerinde nasıl bu kalıplar dışına çıkabiliriz? Bu konuda adım atmak istiyorsak önceliğimiz bakış açışımız değiştirmek olmalıdır. Eğer bakış açımızı değiştirip farklı bir pencereden iş güvenliği kavramına yaklaşırsak şahsen başarılı olacağımızı düşünmekteyim. Bugüne kadar öğrendiğimiz ve/veya öğrettiğimiz bütün tanımları bir kenara bırakarak bu konuyu incelemeye devam edelim.
Eğitimlerin temelini oluşturan “İş güvenliği nedir?” sorusunun cevabını bir çok eğitim sürecinde duymaktayız. Ulaşılan cevaplar akılda kalsa da bunun sahaya uygulanabilirliği tartışılmaktadır. Çünkü yazının başında da belirttiğim gibi kalıp cümlelerle aktarılan eğitimlerin kalıcılığı azalmaktadır. İş güvenliği tanımını bir çoğumuz bilmesine rağmen sahada uygulama konusunda ne kadar iyi durumdayız? Sorguladığımız zaman uygulama konusunda ülke olarak ne kadar geride olduğumuzu görmekteyiz. Bu tanım çalışanlar tarafından yeterli derecede özümsenmiş olsaydı bugün iş kazaları önemli ölçüde azalmış olacaktı. Peki tanımı özümsemek derken nasıl bir uygulamadan bahsediyorum? Bu soruya kendi yorumum, bakış açım ve bu yazıyı yazma amacımı belirterek cevap vermek istiyorum; iş güvenliği tanımı her şeyden önce kişinin kendine verdiği değer demektir. Alışıla gelmiş cevaplardan ziyade kendimizi sorgulamamızı sağlayan bir tanım olduğu görülmektedir. Gelin biraz daha detaylandıralım bu tanımı. Kendine değer veren bir birey işin yürütümü sırasında nasıl davranır?
Herhangi bir tehlikeyle karşılaşıp zarara uğramamak için temkinli yaklaşır. İşe başlamadan önce olası tehlikeleri göz önüne alır ve önlemleri aldıktan sonra işe başlar. Aldığı önlemler yeterli değilse işi durdurup amirine bilgi verir. Bu davranışı sergilemesi öncelikle kendisine olan saygısındandır. Hiçbir eğitim almamış, iş güvenliği kültüründen haberi olmayan ancak kendine değer veren bir birey iş ortamında bu davranışı gösterir. Sadece iş ortamında değil günlük yaşantısında da bu davranışları uygular. Kendine değer vermeyen bir birey çalışma ortamına ve çalışma arkadaşlarına özenli yaklaşmaz. Aldığı eğitimler verimli olmaz. Bu yüzden iş güvenliği önce kendini sevmekle başlar, verilen eğitimlerle gelişir.
Bizler iş güvenliği uzmanları olarak verilen eğitimlerde çalışanlara özdeğer konusunu vurgulamalıyız. Belirli standart eğitimleri anlatmaktan ziyade insan hayatına dokunarak iş güvenliğini hayat felsefesi haline getirmeyi amaçlamalıyız. Ancak bu şekilde iş güvenliğini doğru tanımlayıp, özümsediğimiz zaman çalışma ortamında uygulanabilirliği kolaylaşabilecektir. Unutmamalıdır ki iş güvenliği kurallarla zorlama yapılacak bir husus değildir, hayat felsefesidir. Kendine değer verdiğin her an senin için emniyetlidir.
Nevra Atalay

Nevra Atalay
27.01.1991 yılında Konya’nın Ereğli ilçesinde doğan Atalay, 2009 yılında Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği'ni kazandı. 2013 yılında öğrenim gördüğü bölümünü başarıyla tamamladıktan sonra hocalarının yönlendirmesi ve aldığı derslerin etkisi ile iş güvenliği alanında ilerlemeye karar verdi. Kendisini geliştirmek adına farklı sektörlerde çalışmalarını sürdürdü. Sahada aktif olarak görev almasının yanı sıra; ekip yönetimi ve takım çalışması konusunda da kendisini geliştirme fırsatlarıyla karşılaştı. Kişisel gelişim ve kariyer hedefleri doğrultusunda birçok eğitim ve sertifikalar alan Atalay, kendisine hem mesleki hem de kişisel gelişim hususunda kariyerine pozitif katkı sağlamıştır.